Çözümün Önündeki En Büyük Engel – Biz
Evet, başlıkta da iddia ettiğim gibi, çözümün önündeki en büyük engel biziz. Aksini iddia eden varsa buyursun. Dinlemek ve tartışmak isterim. Şimdi gelelim bu iddiamı savunma kısmına.
Çözümü ne için isteriz? Bir ‘sorun’un üstesinden gelmek için. Doğru mu?
Peki çözüm için ilk şart nedir?
Tüm olasılıkları değerlendirmek bence. Çünkü bir problemin, sorunun tek bir çözümü olmak zorunda değildir. Birden fazla, farklı çözüm mümkün olabilir. Tabii ki her durum için geçerli değil. Bireysel deneyimime göre gözlemlediğim kadarıyla durum bu. Mesela dil öğrenme. Birçok insan “öğrenemiyorum” deyip işin içinden çıkıyor. Az biraz nasıl yöntemler izlediği, yeterince emek harcayıp harcamadığı, neler yaptığına dair konuştuğumuzda hemen “öğrenemiyorum” yerine “öğrenmek istemiyorum” geliyor, istemeye istemeye. Çünkü insanlar dil konusu özelinde yeterince emek harcamayıp, efor sarf etmeyip, bir anda bilginin zihinlerinde olmasını bekliyor. En azından benim anladığım sonuç bu.
Gelelim başka durumlara. Bir kadın ya da erkeği düşünün. “Tüm problemli tipler de beni buluyor” dediğini duymuşsunuzdur etrafınızdaki arkadaşlarınızdan en az birinin. Ya da çıktığı insanlar, sevgilileri genelde hep benzer tarzda insanlar oluyor. Daha doğrusu ilişkileri genelde benzer şekilde ilerliyor. Bir yerde de bitiyor. Sorduğunuzda o kişiye, çoğunlukla sorun karşısındakindedir. Kendisinde değil. Bir yakınımın 9 kişiyle evlenen kadınla konuşmasını başka yazılarımda da paylaşmıştım. Hepsi aynı olur mu insanların? Siz aynı iseniz, onlar da aynı olabilir tabii ki. Daha doğrusu size davranışları, yaklaşımları birebir aynı olmasa da benzerdir. Daha geçende Lucifer’da benzer bir konuyu gördüm. Kadın “Hep böyle belalı tipler beni bulmak zorunda mı?” minvalinde bir söz söyledi. Diğeri de onun aslında öyle (sorunlu, belalı) tiplerden hoşlandığı için onlara denk geldiği cevabını verdi. Sonuç: Doğru tespit.
Biraz kendime döneyim. Çok sorun dinlemişliğim vardır. Çok öneri sunmuşluğum da. Farklı bakış açısı isteyenler, gerçek anlamda dinleyenler büyük oranda önerdiğim çözümlerden seçimler yaparak sonuca ilerlediler. Ya da bir başkasını dinleyerek çözüme ulaştılar. Yalnız bir kesim de var ki onlara 10 farklı çözüm de sunsam, benim önerdiğim çözüm onların istediği, diğer bir deyişle aslında “imkansız olan” çözüm olmadığından, çözümsüz kalmaya devam ediyor. Ha burada “Ben her soruna çözüm bulurum” iddiasında bulunmuyorum. Öyle bir iddiada bulunamam. Zaten buradaki konu ben değilim, çözüm arayan arkadaşlarım. Dileseler bir şekilde çözüme ulaşabilirler.
Yeri gelmişken araya bir not eklesem fena olmayacak. Bazen insan çözüm değil sadece dinlenmek ister. Bu ayrımı da iyi anlamak lazım. Ben zor kabullenebilmiştim. Bir arkadaşınız, tanıdığınız, çözüm değil de dinlenmek, şefkat gösterilmek istiyorsa, onu da anlamak gerekiyor. O kişiler, öyle zamanlarda, daha çok yanlarında birinin olduğunu, destek aradıklarında bulabileceklerini hissetmek isteyebilirler. Çok insani, çok doğal bu durum. Kendileri zaten çözüm bulabilen insanlardır bu gruptakiler. Onlara sadece yalnız olmadıklarını hissettirmek gerekli. Geri kalanı zaten kendileri hallederler.
Ana konuya dönelim. Biraz daha somut bir örnek vereyim. Taksim Meydanı’ndasınız ve Kadıköy’e geçmeniz lazım. Size birçok farklı yol önerebilirim.
- Mesela dolmuşa binip doğrudan geçmek. Taksiden sonra en pahalı ama aynı zamanda en hızlı yöntem.
- Bir başka çözüm ise Beşiktaş’a geçip oradan vapurla Kadıköy’e geçmek olur. Bence en keyifli yol. Aynısı Karaköy ya da Eminönü’ne gidip yine yapılabilir.
- Ya da metro ile Yenikapı, oradan da Marmaray ile Ayrılıkçeşmesi ve yine metro ile Kadıköy.
- Daha artırabilirim de yolları. Taksi mesela. Hepsinde süre yaklaşık bellidir.
Ama metroyu ve Marmaray’ı sevmiyorsunuzdur. Dolmuş ve taksi pahalı geliyordur. Hava soğuk (öyle olduğunu varsayalım) olduğundan vapuru tercih etmiyorsunuz. Ayrıca vapurda içeride oturmayı sevmiyorsunuzdur… Trafiğin olmadığı bir çözüm arıyorsunuzdur. Sıkış tıkış gitmek istemiyorsunuzdur. Bahaneler daha da artırılabilir. Tamamında haklısınız da, kendinize göre.
Peki sonuçta çözüm var mı?
Hem evet, hem hayır.
Sizin bulmayı hedeflediğiniz çözüm: Boş bir otobüs/vapur olması, trafiğin olmaması, havanın soğuk olmaması vs. gibi kendi dışınızda, değiştiremediğiniz, etki edemediğiniz etmenlerin dilediğiniz şekilde düzenlenmiş olduğu bir dünya. Yani imkansızı istiyorsunuz temelde.
Peki en baştaki konumuza dönelim: Çözümü engelleyen aslında kim? Biz miyiz yoksa uzaylılar mı?
Gerçekçi yaklaşıyor muyuz sorunlarımıza? Bence kesinlikle HAYIR. Gerçekçi olsak çözüme doğru ilk adımı atmadan hemen önce, elimizdeki verileri gerçek anlamda değerlendirip, değiştirebileceğimiz tek değişken olan kendimize en uygun yöntemi seçeriz.
Bunu yapmadığımz gibi bir de Kadıköy’e giderken geçirdiğiniz zamanı da mutsuz geçirmeye kendimizi mahkum ediyoruz. yeri gelmişken, Mutluluğun bir seçim olduğunu yazmıştım. Okuyun bence. İlginç gelecektir.