İstemek Başarmanın Yarısı (mı)dır?
Çocukluğumuzdan bu yana hep söylendi bu söz: İstemek başarmanın yarısıdır. Çocukken geçerli olabilir. Ya da yetişkinler için olduğundan daha geçerli diyelim. Ancak yetişkin bir birey iken ben buna inanmıyorum. Neden mi? Gelin birlikte düşünelim.
Biraz zihin jimnastiği yapalım. İstemek başarmanın yarısı ise, düz mantık gidersek, isteyen insanların yarısının başaranlar olması gerekiyor. Ancak sonuca bakarsak, en azından kişisel deneyimlerime göre, durum hiç de öyle değil. Birçok insan istediğini söylüyor. Ancak sonuç yok, çoğunlukla. Başaranlar yok mu? Var tabii ki. Ancak başaramayanların yanında azınlıkta kalıyorlar? Peki neden?
Bunun cevabı biraz daha çetrefilli ve karışık aslında. Bir yandan isterken istediğimizi de dışarıya, arkadaşlarımıza, dostlarımıza, ailemize söylediğimizde aslında yapmak için gereken enerjimizden çalarak anlatımı yapıyoruz. Sonrasında ise yapmaya enerjimiz kalmıyor.
Alternatifi ise istemenin yettiğini, zaten işin yarısını başardığımızı düşünüp tembelliğe düşmemiz. Sonrasında da yapmak için gerekli adımları atmayıp yapamıyoruz, yapmıyoruz istediğimiz şeyi.
Bir örnek ile somutlaştıralım. Sigarayı bırakma mesela. İçme her zaman daha kolaydır ya. Farklı arkadaşlarımdan, ailemden gördüm. Sigara içenlerin ancak ufak bir kısmı devam etmek istiyor. Diğerlerinin çoğu bırakmak istiyor. İstemek de bırakmanın, pardon başarmanın, yarısı idi ya. Çevrenizde isteyip de sigarayı bırakan kaç kişi tanıyorsunuz? Peki ya bırakmak isteyen kaç kişi var? Bence oran %10 bile değildir. Yani istemek başarmanın yarısı değil, %10’udur diyebiliriz. En azından sigarayı bırakma konusunda.
Başka bir örnek verelim. Üniversite sınavında öğrencilerin hepsi başarmak istiyor. Ama başarılı olanlar yine azınlıkta kalıyor. Yalnız başarmaktan kastım istediği üniversiteye yerleşme konusunda. Birçoğu yerleşemeyince farklı bölümler, üniversiteler tercih etmek zorunda kalıyor. Yani yine istemek yetmiyor.
Örnekleri daha da uzatabiliriz. ‘’Peki istemeyeceksek ne yapalım?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Ben de tam oraya geliyordum. Az sabır.
İstemeyelim demiyorum. Tam tersine isteyelim. İstemekle bırakmayalım ama, diyorum. Ve istemenin başarmanın yarısı olduğunu aklımızdan çıkaralım. Yukarıda da anlaşılabileceği gibi durum öyle olmuyor. Ne yapmak gerektiğine gelince, bence istemenin dışında yapalım. Yapma irademizi geliştirelim.
‘’Zaten asıl amaç da bu değil mi?’’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet, asıl amaç da bu. Ancak kastım şu: İstedikten sonra o işin olması, başarmamız için gerekenleri de yapalım. Mesela en iyi üniversitelerden birini kazanmak istiyorsak kapasitemizin de farkına varıp gerektiği kadar ders çalışalım. Ve hedefimizi, isteğimizi başarabileceğimiz bir bölüm olarak ortaya koyalım.
Daha günümüzden bir örnek vereyim. Son dönemde ‘’dünyayı gezmek’’ isteyenlerin sayısı oldukça arttı. İnsanlar daha çok seyahat ediyor. Ancak halen daha duyuyorum ‘’dünyayı gezmek’’ isteyenlerin sesini. ‘’E o zaman ne duruyorsun? Gezmeye başlasana.’’ diyesim geliyor. Diyorum da tanıdıklarıma. Çünkü dünya öyle ufacık bir yer değil ki. Uzun yıllar alacak o gezme dediğiniz şey. Öyle bugün başlayıp 1-2 haftada, ya da birkaç ayda bitirebileceğiniz birşey değil dünyayı gezmek. Yıllar sürüyor. Uzun yıllar. 70-80 yaşında insanları gördüm. Onlar dahi dünyanın her yerine gidememişler henüz. Ancak pes etmeden, bir yerinden başlamak gerekiyor.
Yurtdışına çıkmak isteği de çok fazla insandan duyduğum sözlerden biri. ‘’E o zaman çık’’ diyorum yurtdışına. İnsanların kafasında hep çok para gideceği, oldukça masraflı olduğu ve biraz da dil konusundaki eksiklikleri geliyor. Halbuki bunların hiçbiri gezmeye engel olmak için yeterli değil kanımca. Çünkü yurtiçi tatillerden daha ucuza geliyor birçok yurtdışı tatili. 1000TL’den daha az maliyetle gittiğim çok seyahatim oldu son senelerde. Hem de bu fiyata uçak, kalma, yeme içme ve eğlenme de dahil. 2-3 gecelik geziler için bu dediğim fiyat. Öyle büyük paralar gerektirmiyor yani yurtdışına çıkmak. Seneler önce AEGEE-İstanbul üyesi olarak çalışmalar yaparken arkadaşlarımın sürekli yurtdışına gittiklerini görüyordum. Ben gidemiyordum ama. Çok pahalı geliyordu. Bir de pasaportum yoktu. Halbuki sonradan öğrendiğim kadarıyla o kadar çok fırsat vardı ki yurtdışına gitmek için. Hem de birçoğuna ücretsiz dahi gidebilecektim. Pasaportumu aldıktan 1,5 ay sonra ilk yurtdışı fırsatım ortaya çıktı. Sonrasında aynı sene 1 ülkeye daha gidip üçüncüsüne 1 yıllığına kalmaya gitmiştim. Devamı geldi yani.
Biraz konu seyahat odaklı gibi geldi ama sadece o değil mesele. Yapmak istediğimiz çok ve güzel şeyler var. Bunları yapmak için gerekli enerjimiz de var. Ancak en büyük eksiklik onu yapmak için ilk adımı atmak. O ilk adım yurtdışına seyahat için pasaport almak ise pasaportu almakla ilk adımı atmış oluruz. Ya da kendi işimizi kurmak ise, ne iş yapacağımıza karar verip gerekli adımları atmak lazım.
Diğer türlü olmuyor çünkü. İsteyip duruyoruz. Ergen misali. Sonra da niye olmadığına hayıflanıyoruz. Nedenini bulmaya çalışıyoruz. Elimizde iken hem de yapabilmek.
Hayatta bahaneler her durumda vardır. Yapmamak için, başarmamak için onlarca, hatta yüzlerce bahane çıkabilir. Bu bahaneler oldukça gerçekçi de olabilir. Yine de yapamamak için bence neden olmamaz. (Tabii yapabilme kapasitemize uygun bir hedef belirlediğmizi düşünerek bunu söylüyorum) Herşey elimizde. Yapmak lazım sadece.
Son olarak Aziz Nesin’in ‘Ah şu sinekler olmasa’ adlı kısa öyküsünü okumanızı tavsiye ederim. İstemek ve başarmakla ilgili çok güzel bir öyküdür kendisi.
İstemek tabii ki önemli. Hatta ilk adım. Ama devamı olmadan ilk adımda kalan o kadar çok insan var ki. Sözlük anlamlarını da ekledim ki yanlışlık olmasın. İstemek ile başarmak arasında anlam olarak da herhangi bir ilişki yok 🙂
Örnekte de yazmışlar:
“Birçok şeyi unutabilmeyi istediğim çok zamanlarım oldu ama bunu bir türlü başaramadım.” – Adalet Ağaoğlu
Azem bey istemeden basarmak olmaz….birseyı ıstıceksınkı basarmaya dogru yol alasın…kısacası ıstemeden basarmak olmuyor 😉
Benim kastım da ”İstemek”le bırakmamak ve devamını getirmek yönünde. Tabii ki istemekte sıkıntı yok Nazan Hanım 🙂 Ancak gördüğüm kadarıyla çoğu kişi olayı isteme aşamasında bıraktığı için istemenin başarmanın yarısı olduğu yanlış bir oran olmuş oluyor 😉